Türkiye’nin en büyük adası, Ege denizinin gizli hazinesi
olan Gökçeada’da neler yapılır? Dört bir yani keşiflerle dolu, doğasıyla
deniziyle sizleri kendine hayran bırakacak olan Gökçeada’dan bahsedeceğiz.
Gemiyle yaklaşırken gözünüze çarpacak olan çorak görüntü sizi korkutmasın. Gökçeada’yı keşfettiğinizde tekrar gelmek isteyeceğinizi garanti edebiliriz.
Gökçeada'ya Nasıl Gelinir?
Hangi yarımadadan geleceksiniz? Çanakkale merkezden mi?
Yoksa Gelibolu yarımadasından mi?
Çanakkale merkezden gelecekseniz öncelikle Eceabat feribotuna binmeniz ve indiğinizde Kabatepe istikametine yani Gökçeada feribotunun kalktığı yere gitmeniz gerekiyor. Çanakkale merkezden gelmenin 2 kere feribota biniyor olmak gibi bir dezavantajı var.
Gelibolu yarımadasından gelecekseniz eğer doğrudan
Kabatepe’ye yani Gökçeada feribotunun kalktığı iskeleye ulaşabilirsiniz.
Gelibolu yarımadasından gelirseniz eğer vaktiniz varsa şehitlikleri de ziyaret edebilirsiniz. Mesafe olarak feribotun kalktığı yere 21 km olsa da ziyarete değeceğinin kanısındayız.
Nerede Kalınır?
Gökçeada’ya geldiğinizde otel, pansiyon ya da kamp alanı
tercih edebilirsiniz. Biz 9 gece kadar konaklamıştık. Karavanla konaklamamıza rağmen
kamp alanında konaklamaktansa bakir alanda konaklamayı düşündük. Tatilimiz
bitince fark ettik adanın oldukça güvenli olduğunu. Açıkçası kamp alanının size
sunduğu hizmetin çok avantajlı olduğunu düşünmüyorsanız, karavanla bakir
koylarda ulaşımın kolay olduğu yerlerde kalabilirsiniz.
Adaya geldiğinizde Google’da çıkmayan birçok kamp alanı olduğunu göreceksiniz. Özellikle Aydıncık-Kefaloz plajı etrafı rüzgâr sörfüyle meşhur olduğu için yerli ve yabancı karavancılar bu bölgede oldukça konaklamakta... Kamp malzemeleriniz yeterliyse denize nazır bir koyda konaklamak sizi fazlasıyla tatmin edecektir.
Pansiyon/Otel
Öncelikle nerede uyanmak istediğinize karar vermelisiniz.
Gökçeada yüzölçümü itibariyle büyük bir ada olduğu için denize uzak ya da yakın
mesafede bulunan bir konaklama yeri seçmek durumundasınız. Arnavut kaldırımlı
bir sokak mı? Dalga sesleriyle uyanmak mı? Merkeze yakın hareketli bir bölge
mi? Çocuklu mu? Çocuksuz mu? Kalabalık bir arkadaş gurubu mu? Partner ya da
eşle baş başa bir tatil mi? Tüm bu seçenekleri göz önünde bulundurarak adada ki
otel, pansiyonlar ya da kamp alanlarından birini seçerek tatilinizi keyifli
hale getirebilirsiniz. Şu bilgiyi de eklememiz gerekirse Gökçeada’da araçsız
gezmeniz, büyüklüğünden dolayı bir hayli zor olabilir. Konaklama yapacağınız
alanı seçerken bunu da göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederiz.
Ne Yenir?
Eğer et seviyorsanız adada en çok yemekten hoşlanacağınız
tek bir şey var. Oğlak tandır… Adada kafanızı nereye çevirseniz serbest halde
otlayan hayvanlar göreceksiniz. Haliyle ne bulursa yediklerinden midir bilinmez
tandırları enfes...
Özellikle oğlak tandır denenmesi gereken lezzetlerin başında
geliyor. Tabii yemeğin üzerine de sakızlı muhallebi ve dibek kahvesi iyi gider.
Kahve keyfini adanın en turistik Rum köyü olan Zeytinliköy'ü gezerken
yapabilirsiniz. Arnavut kaldırımlı sokakları dolaşıp, renkli kapılarda fotoğraf
çekildikten sonra soluklanmak için iyi bir sebep... Et yemeyenler ya da vegan
beslenenler için merkezde farklı seçenekler mevcut. Örneğin bazı restoranların
menüsünde, bahar aylarında yetişen otlardan harmanlayarak yaptıkları çok
lezzetli kavurmalar var. Ayrıca merkezde ev yemekleri yapan restoranlar da
bulabiliyorsunuz.
Ben sadece adaya özgü bir lezzet tatmak istiyorum derseniz Cicirya yemelisiniz. Nedir Cicirya? Aslında peynirli pizzadan yola çıkabiliriz. Daha sert bir hamur düşünün... Peynirli malzeme, nane ağırlıklı olmak üzere çeşitli baharatlarla lezzetlendirilmiş. Üstelik oldukça doyurucu…
Ne Yapılır?
Şüphesiz ki Gökçeada gün batımıyla ve deniziyle meşhur bir adadır. Denizin tadını çıkartmak ve adayı gezmek isterseniz, gününüzü ikiye bölmenizi tavsiye ederiz. Deniz sonrasında güneşin gücünü kaybettiği saatlerde Rum köylerini dolaşabilirsiniz. Köylerde ve genel olarak adada dolaşırken çok sayıda şapel ve kiliseye rastlayacaksınız. Gökçeada güneşin en son battığı yer… Size en güzel günbatımı sanatını yaşatacak yer ise Yukarı Kaleköy… Güneşin gökyüzünde süzülüşü karşısında biz büyülenmiştik. Aynı hisleri paylaşacağımızdan eminiz. Yukarı Kaleköy aynı zamanda günbatımı izlenebilecek son nokta. Konumu ve yükseltisi adeta sihir gibi…
Manzarasına doyum olmayan bir başka yer ise Cenevizlilerden
kalma tarihi kale kalıntılarının ardından tam karşınızdaki yunan adası
Semadirek (samothraki). Semadirek yakınlarında denize kavuşan güneşi uğurlamak
Gökçeada'nın olmasa olmazlarından...
Elbette ki diğer yapılacak aktivitemiz yüzme... Uçsuz
bucaksız Ege denizinin büyüsüne kapılacağınızdan şüphemiz yok. İnsan yüzerken
farklı koyların da tadını çıkarmak istiyor elbette. Gökçeada koy bakımından en
zengin adalardan biri. Hangi koyda yüzerseniz yüzün denizden büyük keyif
alacaksınız. Berraklığı ve temizliği bizi mest etmişti.
Son olarak Kefaloz plajı yakınlarında bulunan Tuz gölünde Çamur banyosu yapmak isterseniz gün içinde çamurlanır akabinde mavi sularda temizlenebilirsiniz.
Hangi Koylarda Yüzülür?
Aslında buna sizden önce rüzgârın yönü karar veriyor. Rüzgârlı
adadayız neticede. Ada’da olmanın şöyle bir avantajı var. Rüzgârın yönüne göre
esinti olmayan bir koy seçmeniz mümkün. Bunun için ada halkından yardım
alabilirsiniz.
Pek çok koy var. İsmi bilinen, bilinmeyen… En popüler olanı,
sörfçülerinde tercihi olan Aydıncık plajı. Hemen yakınındaki Tuz Gölü ve çamur
banyosunda da ziyaret edebilirsiniz.
Su altına meraklıysanız, kumsaldan ziyade daha taş ve
kayalık oluşumları incelemeyi tercih ederseniz sualtı milli parkı olma
özelliğiyle bilinen Yıldızkoy’u görmelisiniz. Yine oldukça rağbet gören bir
başka koy da güzel kumsalı ve sakin havasıyla bilinen Laz koyu. Tabii ismi daha
az bilinen, bilinmeyen pek çok koyu, ada turu yaparken görmek mümkün.
Bir de sadece denizden görebileceğiniz peynir kayalıkları (kaşkaval burnu) var. Zamanınız varsa 1 gününüzü tekne turuna ayırmanızı tavsiye ederiz. Bu kişiden kişiye değişir fakat biz en çok Uğurlu plajını sevmiştik. Gizli koyun güzelliğine ve temizliğine ise diyecek tek bir kelime bulamadık.
Rüzgâr Sörfü Yapmadan Dönme!
Eğer imkânınız var 1 hafta kadar kalma vaktiniz olduğunda, rüzgar sörfü için eğitmenlerden saatlik ders alabilirsiniz. Biz her seferinde “ Nasıl olsa Çanakkale’de yaşıyoruz.” Düşüncesiyle sürekli erteliyoruz. Siz ertelemeyin.
Yazarlar.